Bütün masallar bir varmış bir yokmuş diye başlar ama bu masal yokluklara inat bir varmış bir daha varmış ile başlıyor...
Ormanın birinde sevimli mi sevimli, yakışıklı mı yakışıklı, komik mi komik bir panda yaşarmış. Ormanda panda mı yaşarmış yaa demeyin çünkü bu bir masal. Yani mantık arayıp da adamı hasta etmeyin. Bu panda ormandaki diğer fertler tarafından çok sevilen, çok popüler bi pandaymış. Anlattığı hikayeler etrafındakileri gülmekten kırıp geçiriyor ve çok seviliyormuş. Bizim panda da çok vurdumduymaz, gevşek bi herifmiş. Etrafında onca kadın ona yavşamasına rağmen o bir türlü kimseye ısınamıyormuş. Aradığı kadını bir türlü bulamıyormuş. Öyle milleti eğlendirerek, zor zamanlarında yanında olarak geçinip gidiyormuş.
Aynı ormanda güzeller güzeli bir de fındık kurdu yaşarmıııııış. (I'ları uzattım efekti içinizden verin) Bu fındık kurdu o kadar güzelmiş ki, pamuk prensesin kötü kalpli üvey annesi aynaya, "ayna ayna söyle bana var mı benden güzeli bu dünyada?" diye sorduğunda ayna direk bu fındık kurdunu gösteriyormuş. Yani o cadı büyülü elmayı yanlış kişiye yedirmiş, pamuk zavallısı yok yere ayılıp bayılmış anlayacağınız. Neyse bizim fındık kurdu güzel olduğu için haliyle etrafındaki yavşaklar buna yazıyormuş. Ama bizim fındık kurdu da ormanda övgüyle bahsedilen o pandayı çok merak ediyormuş. Lakin pandayı bir türlü göremiyormuş. Hikayelerini, esprilerini kulaktan kulağa duyup duyup gülmesine rağmen bir türlü de görememiş pandayı. Çünkü bizim panda her ne kadar ukala ve burnu büyük olsa da kendisini herkese göstermeyen esrarengiz de bir hayvanmış. Twitter fenomeni yani.
Gel zaman git zaman bizim panda bu fındık kurdunu uzaklardan bi yerden görmüş ve görür görmez dibi düşmüüüüüüüş. "Ya Rabbi bu ne güzellik, bu ne zerafet" diye iç geçirmiş. Sonra bu fındık kurdunun, onun esprilerinden, hikayelerinden çok etkilendiğini ve onu merak ettiğini öğrenmiş.
Panda, fındık kurduna bir mektup yazmış. Fındık kurdu mektubu alır almaz çok heyecanlanmış ve şaşırmış. Bir süre mektuplaşmışlar ve bu süreçte Fındık kurdu pandayı görmeyi çok istese de panda bu esrarengizlik oyununu sürdürüp Fındık kurdunu daha da etkilemeyi ve kendine aşık etmeyi başarmış.
Derkeeeen birgün fındık kurdu tesadüf eseri bizim pandayı görmüş ormanda ve hemen o sensin deyip boynuna atlamış. Panda şaşırmış.
-beni nasıl tanıdın?
+şu ormanda senin dışında yaşayan bir panda daha yok nasıl tanımayayım ki
demiş fındık kurdu ve zekasıyla pandayı bulmayı başarmış.
Pandaya zaten görmeden aşık olan fındık kurdu görünce iyice aşık olmuş. Panda zaten sırılsıklam aşık bizim fındık kurduna.. Ormanın ortasında saatlerce birbirlerine sarılmışlar, koklaşmışlar, hasret gidermişler ve dillere destan bir ilişki yaşamışlar.
Birkaç sene sonra evlenmişler ve 3 çocukları olmuş.
Biri panda, biri fındık diğeri de kurt hem de sibirya kurdu olmuş.
Böyle sıradışı bir çiftten de normal bişey zaten beklenemediği için kimse bu olaya şaşırmamış.
Panda ve fındık kurdu bir ömür mutlu, mesut, kavgasız, gürültüsüz, imrenilecek şekilde yaşamışlar. Onların aşkı diyardan diyara, dilden dile dolaşmış ve bütün cihana namları yayılmış. Onları duyan her çift, onlar gibi bir aşk, bir ömür dilemişler Allahtan. Duası kabul olan insanlar pandaya ve fındık kurduna dönüşmüşler ama kimsenin sevdası, bizim panda ve fındık kurdunki kadar büyük olamamış..
Her saniyenizi masal tadında yaşamanız dileğiyle, esen kalın diyorum efenim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder