bir gün padişahın biri yanında birkaç askeri ve veziriyle birlikte ava giderler. soğuktan kıçları donar, haliyle padişahın sinirleri kanguru gibi zıplar. sıkıntıdan mızrağın ucuyla oynamaya başlar. sonra eli kayar ve baş parmağını keser. e tabi o zamanın tıbbi imkanlarıyla yerine dikilemez yani. parmak mundar olur.
tabi padişah "vay anam ben neylerim nerelere gidem hay ananı sikeyim yaa" şeklinde isyan ederken oradan vezir atlar;
vezir: padişahım isyan etmeyim, zira her işte bir hayır vardır
padi: ulan amına kodumun malı parmak uçtu ne hayrı siktirtme delaletini
vezir: ama padişahım şöyle ki...
padi: kes lan uğursuz pezevenk. tiz zindana atın bu tipsizi
der ve veziri zindana attırır..
gel zaman git zaman yıllar geçer. padişah sefere katılır ve ne anasının amını arıyorsa afrikaya giderler sefere. padişah ve bir kaç askeri keko olduğu için yolunu kaybeder ve yamyamlar tarafından kaçırılır.. yamyamlar herkesi önce sikip sonra yiyeceklerini söylerler.. fakat vücudunun herhangi bir uzvu olmayanı yememe gibi bi huyları vardır yamyamların. onlar bile yemek seçiyorlar o kıtlıkta o da ayrı mesele.. neyse bizim padişahın parmağı olmadığı için onu serbest bırakırlar.. padişahın da hemen aklına vezirin söyledikleri gelir (sır kapısındaki gibi canlandırır kafasında) ve tebessüm eder.
ülkeye döndüğünde vezirini zindandan çıkartır ve;
padi: vezirim sen haklıymışsın, her şerde bir hayır vardır. kopan parmağım sayesinde hem götü kurtardık hem de yem olmaktan kurtulduk
vezir: amına kodumun malı ben sana dedim di mi? ama yok padişahsın ya illa artistlik yapıcan. boşu boşuna yattım yıllarca kodumun zindanında
der ve haliyle bu isyandan sonra kafası vurulur..
neyse be vezir, vardır bunda da bir hayır...